Sarımsaklı, Ayvalık
Kuzey Ege’nin adalar kenti Ayvalık, denizi, kumsalı ve neo-klasik yapıların şekillendirdiği mimari kurgusuyla ilgi uyandıran bir sahil yerleşimi. Önde, yıllara meydan okuyan eski bir Rum evi, hemen arkasında bir çan kulesi ve yanıbaşında yükselen bir minare; üçü de aynı fotoğraf karesinin içinde...
Ege sahil kasabalarının en karakteristiklerinden biri Ayvalık. Kuzey Ege’nin tarihsel gelişim süreci açısından da önemli bir yerleşim yeri. Çok sayıda kilisesi ve manastırı bulunan kent, daracık sokakları, taş ve ahşap işçiliğinin en güzel örneklerini sunan kagir evleriyle özdeşleşmiş tarihi dokusuyla ilgi uyandırıyor.
Ayvalık tam anlamıyla bir zeytin cenneti. Ayvalıklılar’a göre Ege’nin en güzel zeytini burada üretilmekte. Kış aylarında zeytinciliğiyle öne çıkan kent, yazın doğal güzellikleri ve turizm potansiyeliyle dikkat çekiyor. Geniş zeytinlik alanlarıyla yemyeşil bir görünüm sergileyen eşsiz tatil beldesi, yirmi iki adasıyla da “Ege’nin ada cenneti” olduğunu ispatlıyor. Yumurta Ada, Tavuk Adası, Karaada, Çıplak Ada, Lale Adası, Cunda Adası, Patrice, Tımarhane Adası, Ayvalık’ın en bilinen adaları...
Kentin güzelliğini pekiştiren Adalar, eşsiz kumsalıyla ün salan Sarımsaklı ve muhteşem bir Ayvalık panoraması sunan Şeytan Sofrası, Ayvalık’ın doğal zenginliklerinden birkaç örnek. Cunda dışında, Ayvalık koyunda yer alan adaların hiçbirinde yerleşim yok. Hatta bazı adaların gelgitler sırasında yer yer su altında kaldığı da söylenmekte. Ayvalık’tan kalkan motorlarla adalara düzenlenen turlara katılmak mümkün. Adalar çevresi sualtı fotoğrafçılığı için oldukça elverişli. Net görüş mesafesinin 20-25 metreye ulaştığı söyleniyor.
Ayvalık, her ne kadar ada cenneti olarak tanınsa da, halk arasında söylenen daha ilginç bir söz var: “Ayvalık’ın kedisi, delisi, ölüsü...”. Gerçekten de Ayvalık, Türkiye genelinde, kedilerin en yoğun olduğu yerleşim.
Ege’nin zengin sofra kültürüne tam anlamıyla tanıklık edebileceğiniz Ayvalık’ta, rivayete göre, içkinin dozunu fazla kaçıranlar Tımarhane Adası’na götürülüp bırakılırmış. Aslında bir yarımada olan Tımarhane Adası’nın uç kısmı her zaman çok rüzgar alırmış. Dolayısıyla da, rüzgarın kuvvetli uğultusuyla kendine gelip ayılabilenler Ayvalık’a geri dönerlermiş. İşte, “Ayvalık’ın delisi” sözü de bu ritüelden hatıra kalmış. Halen kentte yaşıyor olsun ya da olmasın hiç fark etmez; bir Ayvalıklı’nın ölüm haberi geldiği vakit dua ve sela okumak adettendir Ayvalık’ta. Ölen hemşehriye verilen değeri vurgulamaya yarar “Ayvalık’ın ölüsü” ifadesi de.